manga (simdiye kadar 1 posta) | | Ya "carpe diem!" diye bir yayının "ADI YOK" adlı gençlik edebiyat dergisinden birkaç deneme okudum çok hoşuma gitti payaşmak istiyorum...
1) BİZE Bİ' HALLER OLDU
Hayat mı çok hızlı ilerliyor yoksa biz mi çok hızlı yaşıyoruz? Daha hayatlarımızın baharında yolu yarılamış gibiyiz. Önceden da yavaş ama dolu mu geçermiş aylar, yıllar? O zaman daha mı geç büyürmüş insanlar? Her şeyi yavaş yavaş ama tane tane anlayarak daha mı 'farkında' büyümüşler. Oysa biz şimdi yediğimiz yiyeceklerden giyim kuşamımıza kadar pek çok şeyi "fast" yaşıyoruz. Bu yaşımızda göreceğimiz her şeyi görmüş, duyacağımız her şeyi duymuş gibiyiz. Her bir şeyi biliyor, hiçbir şeye şaşırmıyoruz.
Neden bu kadar çabuk yaşlanıyoruz sahi? Daha görecek, yapacak, yaşayacak onca şey varken "benden geçti artık" hallerimiz! Sahi neler oluyor bize kuzum? Ne çabuk büyüdük biz! Büyürken neler kaybettik aslında. Fiziken genç kalmak için her şeyi yaparken ruhumuzun giderek daha hızlı yaşlanmasına neden seyirci kaldık! Merakımızı, hayallerimizi, ideallerimizi, ufacık şeyler karşısında duyduğumuz o çocuksu heyecanımızı nerede bıraktık büyürken? Ne çabuk keşfettik, öğrendik her şeyi de çekildik geriye. Biz büyürken içimizdeki çocuğa ne oldu?
Kim bilir belki o bizden önce büyüdü! Şimdilerde hayat hızla akıp giderken, biz hergün bir şeyleri daha kaybederken, içimizdeki çocuk çoktan girdi mezarına. Bize ise genç ve diri bir beden, yaşlı, bitkin ve'ruhsuz' bir ruh kaldı. Öğrenilmesi gereken her şeyi aceleyle öğrendik, bi iştahla başladık bir sürü kitaba,çoğunu yarım bıraktık. Planlar yaptık, hayaller kurduk, olmadı, pes ettik. Kurt gibi aç oturduk yemeğe, iki dakikada doyup kalktık. Ne zamandır hayalini kurduğumuz bir kıyafeti aldık, ertesi gün hevesimizi alıp kaldırdık. Hayallerimizdeki kişiye kavuştuk, birkaç gün sonra 'heyecanı kalmadı' deyip ayrıldık. Hayat dedik bütün bunlara, kestirip attık. Her şeyi ne çabuk tüketir olduk.
Biz büyüdük, dünya küçüldü...Dünyadaki herşeyi keşfedip çözdük, diğer gezegenlerin derdine düştük. Yeni bir şeyler öğrenme iştahımız yerini kuru bir maymun iştahına bıraktı. Sürkli bir şeylere başlar ama bitiremez olduk. Ne ara kaybettik sabrımızı? Oysa tüm bu kaybettiklerimiz hayat zincirinin en güçlü halkalarıydı. Önce hayal ederdik bir zamanlar, sonra planlar yapardık, heyecanlanırdık gerçek olmasını beklerken, sabrederdik. Birini kaybedince diğerleri de koptu birer birer.
Şimdi ne hayal kurduğumuz var, ne bir şeye ulaşmamız için gereken sabrımız. Artık aklımıza esiyor ve yapıyoruz. Sabıra ihtiyacımız yok, google var artık hepimizde onun yerine. Zahmete girmemize gerek yok hiçbir şey için. Bilmem kaç yılında her şeyi yapan robotlar olacak diye tartışırken aslında zaten giderek robotlaştığımızı farkedemedik.
Biz büyüdük, dünya küçüldü, hayallerimiz, ufkumuz, beynimiz, kalbimiz küçüldü. Elimizin altında ihtiyacımız olan her şey olmasına rağmen hiçbir şeyi olmayan insanlardan daha karamsar hale geldik. Belki de her şeyimiz olduğundan hiçbir şeyimiz yokmuş gibi hissettik. Az olan ama öz olan şeyin değerini bilmeyi unuttuk. Fazlasıyla olan şeylerin içinde kıymetli olanları göremez olduk.
Hayatımızda yüzlerce insanın olduğunu zannettiren sanal çevrelerde takılırken ailemizi, gerçek dostlarımızı kaybetmeye, aslında git gide yalnızlaşmaya başladığımızın farkına varamadık. Bir tuş'la hayatına girdiğimiz insanın hayatından aynı kolaylıkla çıkabilirken gerçek dostluğun, vefanın değerini unuttuk. Birini arkadaş olarak eklemenin gerçek bir arkadaşlık olduğunu zanneder olduk. Daha çok insan tanıdıkça daha az insanın hayatına dokunmaya başladık. Hayatı değil, bir video veya resim paylaştıımız içi boş kalabalığın arasında kendimizi de unuttuk.
Aşka olan inancımızı kaybettik daha bu yaşımızda. Leyla, Mecnun çoktan masal oldu, Behlül'le Bihter'i koyduk yerlerine. Halbuki ne güzeldi saf bir çocuk ianmak tüm masallara. Biz daha yaşlanmadan yıprattık ruhumuzu. Gerçek olmayan bir dünyayla doldurduk hayatımızı azına kadar. Artık ne şaşırıyoruz, ne inanıyoruz eskisi gibi ne de hayal kurabiliyoruz. Yani pek hayra alamet değil sonumuz.
Sahi sizin ruhunuz kaç yaşında?
Feyza Gümüşlüoğlu |